Kitabın adına bakmayın, kitabı kimin yazdığına da bakmayın. Bakarsanız, kitabın sanki çevirmen olarak iyi tanıdığımız, yıllarca Boğaziçi Üniversitesi’nde çeviri okuttuğunu, yayınevlerinde çeviri editörlüğü yaptığın bildiğimiz, işinin ehli saydığımız biri tarafından çevirmenlere, nasıl bir çeviri bilincine sahip olmaları gerektiğini anlatmak için yazıldığını sanabilirsiniz.
Hayır, bu kitapta yalnızca bu yok. Biz bu kitapta asıl önemlisi “entelektüel” olarak anılmayı hak eden herkesin sahip olması gereken “dil bilincinin” en alt sınırının çizildiğini görüyoruz. Dil bilincine sahip olmayan birinin ASLA yazar olamayacağını, entelektüel olamayacağını görüyoruz. Bir insanın yüksek entelektüel düzeyinin en baş göstergesinin dil bilinci olduğunu görüyoruz.